Serotonin, insanda mutluluk, canlılık ve zindelik hissi veren, iştah ve uykunun düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynayan beyinden salgılanan bir nörotransmitterdir. Yüksek seviyede serotonin, zorluklarla baş etme ve hedeflerimizi gerçekleştirmek konusunda bizi pozitif etkiler ve güç verir. Düşük serotonin vücutta anksiyete, depresyon gibi sorunlara sebep olduğu gibi uyku ve hazım problemlerine de yol açar. Düşük serotonin seviyesine sahip olmak bizi şekerli ve karbonhidratlı gıdalara yöneltir. Çünkü o an en kolay yoldan serotonin seviyemizi yükseltmek isteriz. Özellikle çikolatada bol bulunan triptofan isimli aminoasit beyinde serotonine dönüşerek mutluluk verir. Atıştırma ile pankreas bezinden insülin salınır ve bu insülin serotoninin geçici olarak yükselmesini sağlar. Bu nedenle insülin ve serotoninin kontrol altına alınması kilo kaybı açısından çok önemlidir.
Vücudun bu durumdayken kendini ödüllendirmek üzerine bu gıdalara yönelmelerini anlamak mümkündür. Fakat serotonin açlığı çeken beynimizi işlenmiş şeker ve yüksek karbon hidratlı besinlerle besleyerek sorunu daha da arttırmış oluruz. Öncelikle, bağımlılık kazanarak aynı rahatlamayı elde etmek için giderek daha fazla şekerli gıdaya ihtiyaç duyarız. Daha sonra bunun farkına varıp birden şekeri keser ve aslında şekere daha çok hasret ve bağımlılık hissi ile karşı karşıya kalarak daha fazla şeker tüketme eğilimine gireriz. Çünkü “şekeri bugün kesiyorum” hissi bizi daha fazla strese sokarak düşük olan serotonin seviyemizi etkileyerek bizi şekere daha bağımlı hale getirir. Bu yüzden çok ama çok sıkı olan diyetlerimizin ömrü kısa olur. Düşük serotonin seviyemiz, aşırı yemek yememize ve doymamış hissini yaşamamıza sebep olur. Yemekten kalkıp tıka basa doymuşken, aç hissetmiyorken canımızın tatlı istediği o an tam da serotonin seviyemizle alakalı bir durumdur. Yani aslında bize yemekten sonra o uyuşukluk uyku halini yaşatan da düşük serotonin seviyemizdir.
Düzenli egzersizler/yürüyüşler/buluşmalar yapmak, bir spor dalına yazılmak, hobiniz olan bir kursa gitmek, kitap okumak, meditasyon yapmak, evcil hayvanınızla vakit geçirmek, sokaktaki hayvanlarla ilgilenmek, yüksek proteini ve sebze meyve tüketimini arttırmak vücuttaki serotonin salgısını arttırmada çok değerli yöntemlerdir. Bir anda şekeri kesmek yerine hayatınıza bu aktivitelerden her gün az az katıp bunları bir parçanız haline getirip serotonin miktarınızı arttırdıkça, düşük seviyedeyken yoğunlaştınız şekerli ve karbonhidratlı gıdalara eğiliminiz azalacaktır. Ayrıca, stresli durumlarda da beyindeki serotonin azalır ve daha fazla serotonine ihtiyaç duyulduğundan atıştırmalar başlar. Bu nedenle kilo vermek isteyen kişiler düzenli bir serotonin salgısı için düzenli uyumalı ve stresten uzak durmalıdır. |